ABD Yaptırımları ve “Özgürlük Gazı”

Ekleyen Heinrich Buecker, 27 Aralık 2019

Almanca orijinal. İngilizce çeviri: Albert Leger

Artık Nord Stream 2 Baltık gaz boru hattına karşı ABD yaptırımları yok. Yasadışı Batılı yaptırımlar politikası sona ermeli.

Son zamanlarda Kuzey Akım 2 Baltık gaz boru hattına uygulanan tek taraflı ABD yaptırımları, doğrudan Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin yasal, egemen çıkarlarına yöneliktir.

Sözde "Avrupa'da Enerji Güvenliğinin Korunması Yasası", AB'yi ABD'den hidrolik çatlatma ile üretilen ve büyük çevreye neden olan pahalı, sıvı doğal gazı - alaycı bir şekilde "özgür gazı" ithal etmeye zorlamayı amaçlamaktadır. hasar. ABD'nin şu anda Kuzey Akım 2 boru hattının tamamlanması için çalışan tüm şirketlere yaptırım uygulamak istemesi, transatlantik ilişkilerde tarihi bir düşüş noktasına işaret ediyor.

Bu kez yaptırımlar Almanya ve Avrupa'yı doğrudan etkiliyor. Fakat aslında, giderek daha fazla ülke, tarihsel olarak bir savaş eylemi olarak nitelendirilen saldırgan bir eylem olan uluslararası hukuku ihlal eden ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya. Özellikle İran'a, Suriye'ye, Venezuela'ya, Yemen'e, Küba'ya ve Kuzey Kore'ye yönelik yaptırım politikası, bu ülkelerin vatandaşlarının yaşam koşulları üzerinde dramatik bir etkiye sahiptir. Irak'ta, 1990'ların Batı yaptırım politikası, gerçek savaşın patlak vermesinden önce başta çocuklar olmak üzere yüz binlerce insanın hayatına mal oldu.

İronik bir şekilde, AB ve Almanya da siyasi olarak kötü niyetli ülkelere yaptırım uygulamakla doğrudan ilgileniyor. Örneğin, Avrupa Birliği 2011'de Suriye'ye ekonomik yaptırımlar uygulama kararı aldı. Tüm ülkeye petrol ambargosu, tüm finansal işlemlerin ablukası ve çok sayıda mal ve hizmete yönelik ticaret yasağı getirildi. Aynı şekilde, AB'nin Venezuela'ya yönelik yaptırım politikası bir kez daha yenilenmiş ve sıkılaştırılmıştır. Sonuç olarak, gıda, ilaç, istihdam, tıbbi tedavi, içme suyu eksikliği nedeniyle kitleler için yaşam imkansız hale gelir ve elektrik rasyonelleştirilmelidir.

Uluslararası anlaşmalar da giderek daha fazla ihlal ediliyor ve diplomatik ilişkileri zehirliyor. Büyükelçiliklerin ve konsoloslukların dokunulmazlıkları artık açıkça küçümseniyor ve Rusya, Venezuela, Bolivya, Meksika ve Kuzey Kore gibi ülkelerden büyükelçiler ve konsolosluk üyeleri taciz ediliyor, yaptırıma tabi tutuluyor veya sınır dışı ediliyor.

Militarizm ve batılı ülkelerin yaptırım politikası nihayet dürüst bir tartışmanın konusu olmalıdır. ABD'nin başını çektiği Batı ve NATO'ya bağlı ülkeler, "Koruma Sorumluluğu" bahanesiyle, hedef ülkelerdeki muhalif gruplara verdikleri destek ve yaptırımlarla bu ülkeleri zayıflatmaya yönelik sürekli çabalarıyla, yasadışı bir şekilde küresel rejim değişikliğini uygulamaya devam ediyor. veya askeri müdahale.

Rusya ve Çin'e yönelik saldırgan bir askeri kuşatma politikası, 700 milyar doları aşan devasa bir ABD savaş bütçesi, askeri harcamalarını büyük ölçüde artırmaya istekli NATO ülkeleri, INF anlaşmasının sona ermesinin ardından gerginliği artırdı ve kısa süreli füzelerin konuşlandırılması. Rusya sınırına yakın uyarı zamanlarının tümü küresel bir nükleer savaş riskine katkıda bulunuyor.

Başkan Trump döneminde ilk kez, ABD'nin agresif yaptırım politikası artık kendi müttefiklerini hedef alıyor. Bunu bir uyanma çağrısı, rotayı tersine çevirme fırsatı olarak anlamalıyız ve nihayetinde kendi güvenlik çıkarlarımız doğrultusunda Alman topraklarındaki ABD askeri üslerini kaldırıp NATO ittifakından ayrılmalıyız. Önce barışı koyan bir dış politikaya ihtiyacımız var.

Yasadışı tek taraflı yaptırımlar politikası nihayet sona ermelidir. Artık Nord Stream 2 Baltık gaz boru hattına karşı ABD yaptırımları yok.

Heinrich Buecker bir World BEYOND War Berlin Bölüm Koordinatörü